Bir zamanlar iyi niyetli ancak bahçıvanlıktan pek de anlamayan bir bahçıvana köydeki en güzel arazi babasından miras kalmış. Bu arazi köyün en ortasında, toprağı bereketli, suyu bol, yemyeşil bir tarlaymış. Ne tarafa baksan deniz görünür, köyün her bölgesinden tarlanın ayrı bir yerini bakıp besleyen bir çalışanı olurmuş.

Tarlanın sahibi herkese yardım eden iyi bir amcaymış, babasının vasiyeti üzerine tarladan çıkan meyveleri ve sebzeleri de herkesin çalışması kadar kendilerine verir, verdiği meyve ve sebzeleri de arkadaşları ile paylaşmaları için onlara nasihat edermiş.


Köydeki kötü adamlar bu amcayı ve tarlayı çok kıskanırmış. Kendi aralarında oturup sürekli tarlayı bozmak için planlar kurarlarmış. Bir gün en kötüleri amcanın yanına gelmiş ve amcaya kendi ürettiği çikolatadan hediye etmiş, çikolatayı ilk defa gören amca tadına bayılmış. Daha sonra amcaya, bak senin tarlandan da bunlardan çıkar ama çalışanlar bunlar çıkmasın diye tarlanı talan ediyorlar, ben senin iyiliğini düşünüyorum demiş. Amca buna sinirlenmiş, adamı kovmuş ve çikolataları fırlatmış.

Daha sonra adam tarlanın önünde otururken çalışanlar gelmiş, çalışanları izlemiş. Çalışanlar gayet canla başla çalışıyorlar ve tarladaki her zararlı otu söküp, güzel otların yetişmesi için toprağı gübreliyor, kuşları rahatsız etmemek için sessiz çalışıyor ve yorulduklarında birbirlerine destek oluyorlarmış. Amca bunları izlerken mutlu hissetmiş ve gülümsemeye başlamış. Ancak bundan önceki şüpheci bakışlarından ötürü çalışanlardan biri, “amca niye bize öyle bakıyor, birimiz yanlış bir şey mi yaptık” demiş. Diğerleri “yok, sana öyle gelmiştir, amca artık yoruldu ondan olabilir” diye konuşmaya başlamışlar.

Derken kötü niyetli adam, yolda çalışanlardan birinin önünde düşmüş gibi yapıp ondan yardım istemiş, kendisine yardım edilince de karşılığında ona çikolata vermiş, adam çikolatayı çok sevmiş, “bugün amcaya vermiştim zaten size verecekti ama unuttu galiba” demiş.

Görevli adamın yüzü düşmüş, kötü adam devam etmiş, “amcadan size vermediği gıdaları alıyorum, karşılığında ona bunlardan veriyorum. O da bana size verdiğini söylüyor, yoksa vermiyor mu” demiş.

Diğer gün görevli adam bunu diğer tüm görevlilere anlatmış. Amca yine görevlilere şüphe içinde bakarken görevliler de ona şüphe içinde bakmaya başlamışlar. Amcanın içine bir şüphe düşmüş. Görevliler de bir önceki güne göre biraz daha az çalışmışlar. Amca da onlara biraz daha az meyve vermiş. Giderlerken aralarında konuşmaya başlamışlar, “Bu adam bizim hakkımızı yiyor. Meyveleri çikolata ile takas ediyor ve bize hiçbir şey söylemiyor. “

Bu haber köye yayılmış, herkes amcayı gördüğünde söylenmeye başlamış. Amca da olayları sorgulayınca çalışanlardan olduğunu anlamış. Sonraki gün çalışanları uyarmış, “Bakın benim arkamdan bir şeyler söylemeyin yoksa kötü olur” demiş. Ama sinirinden çalışanlarının ne söylediğini hiç dinlememiş. Çalışanlar bir sonraki gün yine daha az çalışmışlar. Artık tarla da biraz daha kötü gözükmeye başlamış. Amca bu sefer karşılığında daha az ürün vermiş. Çalışanların birkaçı çalışmayı bırakmışlar. Amca kalanlara yine daha fazla oranda meyve vermiş ama çalışanlar hep daha azını aldıklarını sanarak daha az çalışmışlar.
Uzun zaman sonra tarla kurak bir yere dönüşmüş, köydeki herkes tarlanın sahibini suçlamış ve tarlanın sahibi yaşlılığından dolayı ölmüş. Tarlayı oğlu sahiplenmiş, tarlayı ilk ziyaret ettiği sırada kötü adam ona selam vermiş. “Amcaya çok haksızlık ettiler, onlara çok faydası dokunurdu “ demiş. Daha sonra oğluna çikolata uzatmış, “Amcayla bunu birlikte üretecektik buralarda, ama çalışanları engel oldu” demiş. Oğlu nasıl engel oldular diyince, “Amcanın onlara verdiklerini beğenmediler hep daha az çalıştılar” demiş.. Meyveler zaten çikolata kadar değerli değil ama onları bile alıyorlardı demiş.

Adam buna sinirlenmiş, “ben buradayken bir daha bunu yapamayacaklar!” diye yemin etmiş. Daha önce bahçe sahibi amcayı, kötü adamı ve şimdi de amcanın oğlunu uzaktan izleyen küçük bir çocuk varmış. Küçük çocuk tüm tarlalarda gezer, herkese yardım eder ve hayvanlarla oynarmış. Amcanın oğlunun kandırıldığını anlamış ama adamın bu kadar hırslı olduğunu görünce kafasını çevirip gitmiş.

Yeni tarlacının tarlayı sahiplendiğini duyunca, tarlanın görevlileri kendilerine haber geleceğini düşünüp sevinmişler. Beklemişler beklemişler ama gelen giden yok. Toplanmışlar, kalkıp tarlacının yanına gitmişler. Tarlacı onları görünce, “Bakın işte sizin yüzünüzden babamın tarlası ne halde, artık buraya giremezsiniz” demiş. Çalışanlar üzülmüş, amcayı özlemişler, amcanın “Bakın ben öldükten sonra bu tarla size kalacak, o zaman da burayı yeşil tutmak sizin göreviniz” dediğini hatırlamışlar. Demişler ki, “bize meyve vermesen de biz buraya fidanlar ekeceğiz”. Adam “O halde, sadece benim dediğim yerde, benim dediğim şekilde fidan ekeceksiniz” demiş. Onlar da “olsun, fidan ekeceksek fark etmez” demişler. Amca vaktinde bizim meyvelerimizle çikolatalar almıştı, bize onlardan verin demişler. Kötü niyetli adam buna sevinmiş. Tarlacıya demiş ki ben sana borç çikolata vereyim, seninkiler çıkınca bana verirsin. Hem sana çikolata çıkaran fidanları da veririm demiş. Tarlacı buna sevinip kötü adama sarılmış, tamam demiş.

Yine olanları izleyen küçük çocuk yediği çikolatalardan ötürü çürüyüp sallanan dişini çıkarmış, tarlaya atmış. Yeni tarlacının kötü adama sarıldığını görünce yine bir şey demeden uzaklaşmış.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir